Importance of Jerusalem

Kudüs’ün Önemi

İslam tarihinde ilk kıble, yeryüzünde Kâbe’den sonra inşa edilen İkinci Mescit ve Müslümanlar açısından yeryüzündeki harem alanlarından üçüncüsüdür.

Kudüs, dünyadaki 3 büyük inanç (Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet) açısından merkezi bir kutsallığa sahiptir.

Kronolojik olarak Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet açısından birçok özelliğe sahip olan Kudüs, tarihin her döneminde çekiciliğini muhafaza etmiştir.

Dünyaya etki eden büyük devletler Kudüs’e mutlaka sahip olmak istemişler ve orayı kontrolleri altında tutmak için mücadeleler gerçekleştirmişlerdir.

Kudüs, Müslümanların kalplerinde özel bir yere sahiptir;

Kur’an-ı Kerim’e göre kutsal topraklardır:

“Ey halkım Allah’ın sizlere tahsis ettiği kutsal topraklara girin” (Maide,22)

Kur’an-ı Kerim’e göre bereketli topraklardır:

“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Hz. Muhammed s.a.v.) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah (c.c.) noksan sıfatlardan münezzehtir; O (c.c.) gerçekten işiten, görendir.” (İsra, 1)

“Süleyman’ın (a.s.) faydalanması için de, bereketli, kutsal kıldığımız topraklara doğru, onun planlamasına göre kasırga gibi şiddetli esen rüzgârı verdik. Her şey bizim ilmimiz, irademiz, planımız dâhilinde gerçekleşmeye devam etmektedir.” (Enbiya, 81)

Mübarek Mescid-i Aksa’nın bulunduğu mekândır. Mescid-i Aksayı ziyaret tavsiye edilmiş ve orada kılınacak namazlara 500 kat daha fazla sevap vaat edilmiştir.

Filistin ve Kudüs toprakları birçok peygamberlerimizin doğum ve yaşam yeridir. Kur’an-ı Kerim’de adları geçen Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Lût (a.s.) Hz. İsmail (a.s.) Hz. İshak (a.s.), Hz. Yakub (a.s.), Hz. Yusuf (a.s.), Hz. Dâvûd (a.s.), Hz. Süleyman (a.s.), Hz. Salih (a.s.), Hz. Zekeriyya (a.s.) Hz. Yahya (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) bu toprakları kendine mesken edinmiştir.

 Hz. Muhammed (s.a.v.) Kudüs’ü (Mescid-i Aksa’yı) ziyaret etmiştir.

Filistin ve Kudüs, İsrâ’nın yani gece yolculuğunun ülkesidir. Zira Allah Teala Mescid-i Haram’dan yola çıkan Hz. Muhammed’e varış noktası olarak Mescid-i Aksa’yı belirlemiş ve Hz. Peygamber oradan Mirac’a yükselmiştir. Allah (c.c.) böylece hem Filistin ülkesini, hem de bütün peygamberleri bir araya getirip Hz. Muhammed (s.a.v.)’in arkasında namaz kıldırdığı Mescid-i Aksa’yı onurlandırmıştır. Bu aynı zamanda peygamberlerin taşıdığı tevhit mesajının sürekliliğine, peygamberlerin mirasına, imamlığa ve Allah kelamının İslam ümmetine yüklediği sorumluluğa işaret etmektedir.

Doğal olarak Müslümanların kalpleri bu bereketli, kutsal topraklara bağlıdır ve onlar bu topraklar için canlarını vermeye hazırdırlar.

Yahudiler açısından;

M.Ö. İsrail kralı Hz. Davut’un bu şehri Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak ilan etmesi,

Hz. Süleyman’ın Mescid-i Aksa’yı (Yahudilere göre “Tapınağı”) Tapınak Dağı’nda (Mescid-i Aksa’nın üzerinde kurulu olduğu yer) yapması,

Burak Duvarı’nın (Yahudilerin Batı Duvarı veya Ağlama Duvarı) bu şehirde bulunması. Bu duvar Yahudilerin dünyadaki en kutsal alanıdır, kıble olarak ta kullanılır,

Mesih’in buraya ineceğine inanılması,

Cennet ve cehennemin Kudüs’te kurulacağına inanılması. (Bunun için Zeytin Dağı’ndaki kutsal Yahudi Mezarlığı bulunmaktadır)

Hristiyanlar açısından;

Hz. Meryem (a.s.)’ın bu topraklarda ailesiyle birlikte yaşaması,

Hz. İsa (a.s.)’ın Kudüs’te Hak dini ve esaslarını o dönemin sapıtmış Yahudi mensuplarına tebliğ etmesi,

Hz. İsa (a.s.)’ın hayatının son bölümünü bu topraklarda geçirmesi, (Hristiyanlar’a göre yargılanması, işkence edilerek öldürülmesi, sürüklenmesi ve bugün Kıyamet Kilisesi olarak ta bilinen yerde gömülmesi ve oradan göğe yükselmesi,

Mesih’in tekrar Kudüs şehrine gelmesi ve Cennetin Krallığı’nı Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerde kurulacak tahtın üzerinde ilan etmesi,

Hristiyanlar’ın hac mekânının Kudüs’te bulunması